Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Çevremdeki insanların sıkıntılarının niteliğini, ölçüsünü sanki kavrayamıyorum. Pratik sıkıntılar, yalnızca yemek yiyerek atlatılabilen sıkıntılar. Ancak belki de esas bunlar en sert ve benim şu on belamı darmadağın edecek kadar dehşetli sonsuz bir cehennem de olabilir.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Alem nedir ki insanların çoğulu mu. Bu alem denilen şey somut olarak nerededir ki. Yine de her nasılsa şiddetli, sert, korkutucu bir şey olduğunu düşünerek yaşamıştım hep. Benim için alem dibini göremediğim dehşetli bir yerdi. Kesinlikle öyle her şeyimle çabalayarak her şeyi belirleyeceğim kolay bir yer de değildi.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Sanki sadece ben farklıymışım gibi tedirginlik ve korkuya kapılıyorum. Çevremdekilerle neredeyse hiç konuşamıyorum. Neyi nasıl söylemeliyim, bilemiyorum. Böylece aklıma gelen şaklabanlık oldu.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Herkes, birey olarak kendisinin korkunçluğunu, gizemini, düzenbazlığını, düşkünlüğünü bilsin gibi birçok söz aklımdan geçti ama sadece mendilimle yüzümün terini silerek, soğuk ter soğuk ter dedim gülerek.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
O zamanlarda ailecek çektirdiğimiz fotoğraflara bakıyordum da herkes ciddi bir yüz ifadesi takınmışken, sadece ben mutlaka tuhaf bir şekilde yüzümü yamultmuş gülüyorum. Bu da benim küçüklüğümden itibaren kederini taşıdığım şaklabanlığın bir türü idi.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Ben kendimin doğuştan karanlık bir ruha sahip olduğumu hisseder, alemde şu karanlık ruhlu bir insan diye parmakla gösterilen biriyle karşılaştığımda, mutlaka içimde bir rahatlama uyanırdı.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Sadece her şey geçip gidiyor. Benim şimdiye kadar pandomim sayesinde yaşamayı sürdürdüğüm bu insan dünyasında, gerçek olduğunu düşündüğüm tek şey bu. Sadece her şey geçip gidiyor.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Kadın denen şeyin yatağa girdikten sonraki ve sabah kalktıktan sonraki hali arasında bir zerrecik bağın olmadığını, mutlak bir unutkanlık gibi, mükemmel bir şekilde iki dünyayı birbirinden ayırarak yaşadıklarını, bu tuhaf olguyu henüz tam olarak idrak edememiştim.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Toplumun gerçek yaşam dediği şeye karşı korku duyarak, her gece uykusuzluk cehenneminde inlemektense, hapishanede çok daha rahat edebilirim diye düşünüyordum.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Kendi mutluluk anlayışım ve alemdeki diğer insanların mutluluk anlayışının tamamen farklı olabileceği endişesi, bu endişeyle geçirdiğim geceler, yattığım yerde dönüp durmama, kıvranmama, çıldıracak gibi olmama bile neden olmuştu. Acaba mutlu değil miyim...
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Elbette herkes başkalarının eleştirilerine, azarına maruz kaldığında kendini iyi hissetmeyebilir. Ama ben, o kızan insanların yüzünde aslanlardan, timsahlardan, ejderhalardan daha korkunç bir hayvanın gerçek doğasını görürdüm.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Ne istediğim sorulduğunda, hiçbir şey istemez hale gelirdim. Ne fark eder, nasıl olsa beni eğlendirecek bir şey yok düşüncesi hızla harekete geçerdi...
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Sanki on belayı sırtımda taşıyordum da, bunlardan birini bile yanımdaki insan üstlenecek olsa, o tek bir bela bile onun canına mal olacak gibi gelirdi. Yani anlamıyorum çevremdeki insanların sıkıntılarının niteliğini, ölçüsünü, sanki kavrayamıyorum.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
İnsanların beni sevdiğini bilsem bile, insanları sevmek yeteneğim, sanırım yoktu. Aslında dünyadaki insanların sevgi yeteneklerinin olup olmadığı konusunda şüphelerim var.
Osamu Dazai
- İnsanlığımı Yitirirken
Neyi nasıl söylemeliyim, bilemiyorum. Böylece aklıma gelen şaklabanlık oldu. Bu benim insanlarda son sevgi arayışımdı. Bir yandan insanlardan son derece korkarken, bir yandan da insanları bir türlü aklımdan çıkaramadım. Öylece şaklabanlık sayesinde ince bir çizgiyle insanlarla olan bağımı koruyabildim. Dışarıya karşı durmaksızın gülümseyen yüzümü gösterirken, iç dünyam ölüydü.
Paulo Coelho
- Veronika Ölmek İstiyor
İki seçeneğiniz var ya zihninizi denetleyeceksiniz ya da zihninizin sizi denetlemesine izin vereceksiniz. İkincisine alışkınsınız zaten, korkular, nevrozlar, güvensizlikler içinde savrulup gidiyorsunuz, çünkü hepimizin kendi kendini yok etme eğilimi var.
Paulo Coelho
- Simyacı
Bir şeye karar vermek başlangıçtan başka bir şey değildir. İnsan bir şeye karar verdiği zaman, karar verdiği sırada hiç öngörmediği, düşünde bile aklına gelmeyen bir yöne doğru, şiddetli bir akıntıya kapılıp gidiyordu.
Oğuz Atay
- Tehlikeli Oyunlar
Ne korkunç değil mi albayım. Evet her şeyi bu duruma zaman getirdi. Aslında zamandan korkuyordum, günlerin birbirine benzemesini bu yüzden istiyordum. Bu nedenle yaşamıyordum. Değişiklik istemiyordum. Beni zaman mahvetti albayım. Zamanla buluyor insan formunu. Her şey zamana bağlı. Yetmiş beş yetmiş altı yetmiş yedi derken insan ölüyor. Zaman her şeyi hallediyor değil mi...
Filiz Özdem
- Rüya Bekleyen Adam
Yetişmem gereken hiçbir iş, beni bekleyen hiç kimse olmadığına göre, zamana uyamayışım, hatta zamanın dışına atılmış bir varlık kıymığı gibi yaşayışım mesele değildi.
Filiz Özdem
- Rüya Bekleyen Adam
Lakin hepimizin tabiatında iyilik olduğu kadar hatırı sayılır miktar fitne ve kötülük, merhamet olduğu kadar kabarık bir zulüm damarı, akıl olduğu kadar cinnet saklı. Ne bileyim ben insan kendisini anlamakta dahi güçlük çekebiliyor işte...