हालका कमेन्टहरू

arima kousei
love it

Kaori Miyazono
sobbing

Google
Why is "internet" capitalized?

Rofel
hjhhh

unknown
I think that it was Thomas Edison instead of Albert Einstein that built a lightbulb. …

थप

ayse35's उद्धारणहरू

सबै उद्धारणहरू

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Bir yandan ne kadar yalnız olduğumuzu bilir, bir yandan da hep kalabalık yaşarız. Bazen birbirimizin gözünü oyar, bazen de ayağına taş değecek diye korkarız.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Anne ölünce terk edildiğini hissetti ve içi çok yandı. Hem bırakıp gitti diye kızdı anneye, hem de içine kor ateşi düştü. İşte şimdi ayrılıklardan bu kadar korkması bundan. O kor ateşi yeniden yaşamak, yüreğindeki cayırtıyı bir kere daha hissetmek istemiyor. Hal böyleyken, o gitmeden ben gideyim, o nasıl olsa bir gün gidecek gibi hesaplar, kaygılar var içinde.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Vicdan denen şey herkeste aynı değildir. Kimi insanda doğuştan çok katıdır vicdan. Yanlış yapmasına, başkasının hakkını yemesine izin vermez vicdanı. Sanki hiç uyumayan, sürekli nöbet tutan polisler vardır bu insanların içinde. Kendilerine haksızlık eder, kendi duygularını hiçe sayar ama başkalarına asla haksızlık etmez, edemez bu insanlar. Zaten olur da bir hata yaparlarsa önce kendileri affetmezler bu hatayı.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Bir yanı anlattığı hikayeye sonuna kadar inanmak istiyor ama bir yanı, bütün bunlardan o kadar emin değil. Benden onay bekliyor. Kadınlar böyledir işte. Bir yanlarıyla şeytanın arka bacağı, bir yanlarıyla dupduru bir su...

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Bu hayatın sırrına gerçekten aklı ermiyor insanın. Bir gün sonra başımıza neler geleceğini hiç bilmeden yaşayıp gidiyoruz işte. Çok sevindiğimiz bir olay, sonradan başımıza olmadık işler getiriyor. Bazen de bizi çok üzen olaylar önümüze hiç aklımıza gelmeyen yepyeni kapılar açıyor.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Duygunun çoğu zaman iyisi değil kötüsü baskındır. Sevgi değil, öfke, kin, nefret kazanır genelde. Hele ki suçluluk duyguları bizim aldığımız kararları belki de en çok etkileyen duygudur.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Hayat bazen nasıl da unutturuyor bize ölümü. Ama iyi ki de unutturuyor. Ölümü en çok hayata bir amaçla bağlananlar unutur. Zaten biz hayata bir anlam katamazsak yaşamak pek de anlamlı değil ki...

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Çizmeye başlarken ne çizeceğimi ben de bilmiyorum. Sanki fırça benim elimde değilmiş gibi, karşısına geçip bakınca yaptıklarıma ben de inanamıyorum. Benim resimlerim artık karanlık değil. Aydınlandım ben.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
İnsan onu dinlerken sözcüklerin ne kadar cılız ve çelimsiz kaldığını, gerçek denilen şeyin doğasının ne kadar ele avuca sığmaz ve kaypak olduğunu, duygular karşısında tanımların, terimlerin nasıl da yetmediğini daha iyi anlıyor.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Aslında hepimizin içinde bir anlatılamayan hikaye vardır. Ve bizi en çok yaralayan, içimizi en çok sızlatan, bazen kendimizden bile sakladığımız, işte bu hikayelerdir. Mümkün olsa en uzak diyarlardaki çöp kutularına atıp kurtulmak isteriz bunlardan ama biz atmaya çalıştıkça onlar daha çok yapışır yakamıza. Bundan biraz olsun kurtulmanın, acılarımızı azaltmanın en iyi yolu, bunları paylaşmaktır.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Düş kırıklıklarını, umudu, umutsuzluğu, korkuyu anlatmak o kadar kolay mı... Ne kadar da narin. Hayatı boyunca böyle bir acı çekmemiş sanki. Acıya bile yabancı mı bu kadın...

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Aşk bir kere geldi mi, yakar kavurur, küle döndürür adamı ama başka türlü bir yangındır o. Yanmayı sever, kavruldukça daha çok yanmak istersiniz. Acıların tiryakisi olur çıkarsınız...

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Eğer insan para ile mutlu olabilseydi, bu dünyada sadece zenginler mutlu olurdu. Para insanı rahat ettirir, konfor sağlar ama duygularımız konforu başka yerlerde arar. Gerçi yoksulluk kendi başına bir mutsuzluk kaynağıdır ama zengin olmasanız da şöyle böyle idare edebiliyorsanız, mutlu olmaya en yakın kişiler arasındasınız demektir.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Buraya gelenlerin çoğunun omzunda o kara kuşlar vardır. Kimi bir an önce ondan kurtulabilmek için benden yardım isterken, kiminin ödü kopar o, kara kuru kuş uçacak diye. Çünkü o kuş artık o kişilerin bedeninin bir parçası haline gelmiştir. Uçar giderse kendilerini çıplak kalmış gibi hisseder, keder olmazsa, ne için, ne uğruna yaşayacaklarını bilemez, bomboş kalıverirler.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Ancak biliyorum ki insan bu yaralarla büyüyor, var oluyor. Varoluşun da, kayboluşun da altındaki imza hep bu yaralara aittir. Başarılar da, yenilgiler de bu yaraların eseri.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Neye karar veriyorsan ver ama bu kararın sorumluluğunu da hayata yüklemeye kalkma. Buna kader deme. Bu kader değil, kader motifin sana kaderini kendi elinle, kendi kararınla yazdırıyor. Uyan artık. Uyanmam diyorsan da sana iyi uykular...

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Bazı kadınlar kolay ele geçiremeyeceklerini sandıkları, davranışları önceden kestirilemeyen, güven vermeyen, ihanete ve karanlığa açık erkeklere ilgi duyarlar. Bu tür kadınların sorunları erkeklerle değil, bu karanlığı arzulayan kendi iç dünyalarıyla ilgilidir.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Mutluluk bir kuştur, insanların omzuna bir konar, bir kalkar. Bazı insanlar çok sever bu kuşu ve onu sık sık davet eder omuzlarına. Bazıları ise bir konup bir kalkan bu kuşa kızar, madem sürekli değilsin git ben omzumda sürekli duran bir kuş istiyorum. Kara olsun kuru olsun ama hiç kalkmasın benim omzumdan, derler. Onların omzuna konan kara kuru kuşlar ölene kadar orada durur.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
O duyguları koca bir kavanoza doldursak, sonra da iyice çalkalasak, ortaya hangi renk çıkarsa, kaderimizin rengi de odur işte. Sonra da ömrümüzün sonuna kadar kendimize, geçmişte en sık yaşadığımız duygularla örülü bir hayat yaşatmanın yollarını arar ve buluruz. Yani çocukluk acılarımızı kendimize tekrar tekrar yaşatırız. Olaylar kişiler farklı da olsa, duygular hep aynıdır.

Gülseren Budayıcıoğlu - Camdaki Kız
Aslında hepimizin içinde bir aslan yatar, yani hep olmak istediğimiz ama bir türlü olamadığımız idealist insandır o. Ona benzemediğimiz sürece hor görür, aşağılarız kendimizi. Bu bizi sürekli ısıran, dürtükleyen, huzursuz eden huysuz aslan sadece aşık olduğumuz zaman bir süreliğine bizimle uğraşmaktan vazgeçer. Çünkü aşk o kadar büyüktür ki aslanın yattığı yeri bile alır elinden ama o da genelde vefasızdır, çabuk tüketir kendini.